ERKEK KATİLİ GİULA
17.Yy İtalya'sında kadınlar sıklıkla ailelerinin belirledikleri insanlarla evlenir, sevgisiz bir evlilik hayatına mahkum edilirlerdi. Evlendikten sonra kocalarından fiziksel ve psikolojik şiddete uğrar, hor görülürdü. Kadınlar hiçbir hakka sahip olmadığı için bu dönemde sessiz kalmaktan başka çareleri yoktu. Giula ile ikinci bir seçenekleri oldu.
Kendine eczacı bir çevre oluşturan Giula, onlardan zehirler hakkinda bilgi toplayarak "Aqua Tafanna" adını verdiği kendi zehrini buldu. Böylece adını tarih sayfalarına yazdırdı.
Ürettiği kremler, pudralar gibi dışarıdan krem şişesi olarak görülen kutulara zehrini yerleştirdi. Makyaj masasının üzerinde hiç dikkat çekmediği için kadınlar rahatlıkla odalarında saklayabiliyordu. Zehir satışının başlaması ile İtalyan kadınları arasında oldukça fazla ilgi gördü. Zehri kullanan kadınlar eşlerinde ki değişimi izleyerek dozunu artirmaya devam etti. İlk doz: Yorgunluk ve halsizlik.
İkinci doz: mide ağrısı, kusma, dizanteri
Üçüncü ve dördüncü dozlar son doz olup ölümle sonuçlanıyordu. Zehirlenme süreci yavaş ilerlediği ve ölüm öncesi hastalıklar görüldüğü için ölümler trajik bulunmaz doğal ölüm olarak karşılanırdı. Zaten Giula'nın 20 yılı aşkın süre boyunca gizli kalmasını sağlayan,ilacın zehirleme şekliydi.
Kadınların 17 yy döneminde mağdur edildiğini biliyoruz. Ya 22.yyla geldiğimiz bu günlerde hala mağdur edilen kadınlar...Burada yıl da geçse yüzyıllar ilerlemiş de olsa insan olamayanlar için pek birşey değişmediğini rahatlıkla görebiliriz. Durum böyleyken şu soru aklıma geldi.
Yeni bir Giula çıkmış olsa aynı rağbeti bu dönemde de görebilecek miydi?
SÜMEYYE KOÇ
Yorumlar
Yorum Gönder